Gönül verdim ben yoluna
Veremedim bir el gitti
Ana buldum baba buldum
Bacı buldum yâr el gitti
Hem câhildim hem bilirdim
Ben o idim o ben: birdim
Damla damla biriktirdim
Gözlerimden yâr sel gitti
Selçuk Bekâr Kişisel Resmî Websitesi
Gönül verdim ben yoluna
Veremedim bir el gitti
Ana buldum baba buldum
Bacı buldum yâr el gitti
Hem câhildim hem bilirdim
Ben o idim o ben: birdim
Damla damla biriktirdim
Gözlerimden yâr sel gitti
İki aynınla bu âlem görülür lâkin ezâdır
Ya gerektir daha çok göz ya yumulsun ki sezâdır
Gülü vardır da dikendir su ferah gör ki boğar da
Göregördüm ve fakat hepsi de hır gür ve nizâdır
Önce cennet gibidir sen kapılırsın da bu sihre
Sakın evlât yuva zannetme hapissin bu cezâdır
Selçuk Bekar
Yirmi Birinci YY Ulubatlı Hasanlarına
Bataklıkta biten gül taneleri
Zamansız ettiler terk hâneleri
Almılalarına ne bir söz kaldı
Ne şehâdet için bahâneleri
Kelebek idiler rengi cürbecür
Semâvî kalpleri damda bile hür
Bir kızıl elmaydı bütün bir ömür
Böyle terk ettiler daha neleri Okumaya devam et
Ya bu akşam ya sabah sevgili elbet gelecek
Sevilenler el olup kalb onu tek yâr bilecek
Selçuk Bekar
Ben hâcemin elinden
Her gün ölüm içmişim
İnce Sırat telinden
Güller saçıp geçmişim
Pîrim bak demiş bana
Yolum hak demiş bana
Küfrü yak demiş bana
Bundan evvel hiçmişim
Mazlumlara su benim
Zâlime pusu benim
Rabb’in ordusu benim
Ben böyle and içmişim Okumaya devam et
Bir yetimin başını okşamamış hayatta
Çokla yetinmemişler azı ne bilecekler
Ana baba kardeşi düşman görmüşler hattâ
Muhabbet kitabında yazı ne bilecekler
Yara dağlamamışlar sızı ne bilecekler
Bir gün ağlamamışlar dizi ne bilecekler
Sevdâ avlamamışlar izi ne bilecekler
Aşkı anlamamışlar bizi ne bilecekler
Selçuk Bekar
Seyretme batan gün yükselen ayı
Gözlerinden yıldız ağlayamazsın
Beni iki büklüm kılan yarayı
Açan sen değilsin dağlayamazsın
Çık dağlar başına kur hâtırâlar
Unutma her ufkun başka ufku var
Nâra her sâniye üflüyorken yâr
Olmayan huzûru sağlayamazsın
Hayat derler asılsız
Gördüğüm mahal nedir
Mü’min gerekse gamsız
Bendeki bu hâl nedir
Sûretse bu ya öz ne
Görmek yoksa bu göz ne
İşitilmeyen söz ne
Genizden ishal nedir
El ve ayak cep ve kep
Âlemde şu eşyâ hep
Bir esastan mürekkep
Değilse muhâl nedir
Amaçsızlık amacın
Olacaklarsa acın
İçi çürük ağacın
Yanında nihâl nedir
Sanma sakın seni tanımıyorum
Alnıma kazılmış ilk yazısın sen
Kalbimin içini aydınlatan mum
Bana sevgilimin i’kâzısın sen
Nefes alıyorsam sînende senin
Kendimi bulmuşsam hânende senin
Bir kıymetim varsa yanında senin
Soğuk ömrün ilk ve son yazısın sen
Gündüzden geceye yerden tâ arşa
İçimden de içe aynama karşı
Gönlümün dünyâyla sensin barışı
Kâbemin tavâfı namazısın sen
Sensin çekilmezi çekilir kılan
Sensin hâfızâmda Elest’ten kalan
Senin ile gerçek olmuştu yalan
Rûhumun varlıktan niyâzısın sen
Sevgilime sevgilime
Gül götürün selâm verin
Gelmedi o derse niye
Deyin yaralıdır derin
Dal yükselir ben ölürken
Bir vazoda gül kurusun
Sorun değil deyin diken
Sen en büyük korkususun
Selçuk Bekar