Mevfik!

Hafrupa hamerka bis hatta’a’a
Kük lak çek min hay yaşşa’a’a
Tük kaka tük kaka annan ya’a’a
Kankayı ‘kan kaya’ yapcak da’a’a
___ Ritm saz ____
Çıs darat çıs darat çıs dat da’a’at
Çıs darat çıs darat çıs dat da’a’at

Tahtadan at kum ev arpa’a’a
Artema hattâ: Aç – kap’pa’a’a
Bir Pa – Pa yup hapı kap lap’pa’a’a
Ha paha lahana… Ha’h hasp’pa’a’a!
__ Kahkahalar __
Hah ha hah, hah ha hah,hah hah ha’a’a
Hah ha hah, hah ha hah, hah hah ha’a’a

Bu Tevfik İleri Lö Mevfik geri
Mevfiğin Tevfik’ten yok ki haberi
Türkü çağlarına masal demişler
Biri nur, birinin kurşun elleri
__ Fısıltılar __
Fak, fu – cuk, fik, fek, fak, fok, fu’u’uk
Fuk, cuk, cu’u’uk, fuk, cuk cu’u’uk

Tek ayakkabılı kız kimin kızı
Kırkılı kabaktan kim çıktı’ı’ı
Kırkılı beyinler kırk kere kimin
Mavaldan ben ürktüm merkebim bıktı
___ Perde Arkasından ___
‘Furrunus kehpeye, ölltürünüs plsss’

Sanmayın böylece eğleniyorum
Öğreniyorum ben öğreniyorum
Müslüman Türk’e sattığınızı
Öğrenip… Sizden iğreniyorum
___ Perde arkasında artan sesler ___

Her oyunun elbet karşılığı var
Kan kırmızı ammâ dik başlar
Şerefimizle
…….Vuruşarak öleceğiz
………..Haydi
…………..Daha yüksek sesle arkadaşlar:
Müslüman Türk işte bu asker
‘Yâ Allâh Bismillâh Allâhüekber’

Selçuk Bekar

Barış

……………………………Barış Doğan’a
Dokunma yarama. Bilirsin kanar
Yaramı hasretle dağlarım Barış
Gurbete düşenler sılaya yanar
Ben yarama gurbet bağlarım Barış

Veysel’in düştüğü ‘uzun ince yol’
Câhit Sıtkı’nınki hüzünlü bir hal
Beni de alır mı içine bu sel
Şiirsiz kalır mı dağlarım Barış

Okumaya devam et

Düşmeden Bilmez

Bu sevgi basmakalıp,
Bu hasret kulpa kulp!
Adam gibi âşık, adam gibi aşkı:
”Hamdım, piştim, yandım” yâni…
Hüzün gelip, gam, başından
Aşmadan bilmez

Hayat:
Yaşarken de muammâ,
Kabir:
İsmi ile müsemmâ
Herkesin göğsünde bir kalp var ammâ
Olsa da dillere pelesenk, sevdâ,
Bir göy maral ardında
Başı duman dağları
Aşmadan bilmez

Ve canı, ve cânânı…
Bilirsiniz: Kendinden olunanı
Hemhâl olup ismi kabir taşına
Düşmeden bilmez!

Selçuk Bekar

Yetiş Baba

Yetiş baba yetiş yetiş
Ölüyorum ölüyorum
Yitirdiğim bir can değil
Canım çıksın diliyorum

/ Gözlerime bakan şâkî
/ Gözlerimin ardındaki
/ -Hayat- diyor emrivâkî
/ Saç baş -bundan- yoluyorum

Baba kuduz düşleri var
Akıl almaz işleri var
İnsanların dişleri var
Kan damlıyor siliyorum

/ Hâl denen şey ham sefâlet
/ İlim bilim tam cehâlet
/ Gamsızlığa ettim lânet
/ Neş’ede gam buluyorum

Okumaya devam et

Kasımpatılar

Kasımpatıların adları çıktı
Kasımın masımın patladığı yok
Buralarda her gün, altı patlıyor
Bazen on iki,
On altı bazen…

Gece, katran karası,
Ağaçlar hortlamış ay ışığına
Bir çocuk atlıyor kırık kütükten,
Ardından, Mahşerin Atlıları…
Fakat, küçük yüreğinde ümit o kadar büyük;
Yakalayamıyorlar,
Birer birer çatlıyor altlarında atları! ..

Selçuk Bekar

Ateist

Kargalar bile gülmez şu sefil yalanına
‘Öleceksin’ deseler zil takıp oynamazsın
Zekâ özrünü sana ispat ederim ammâ,
Zekâ özürlüsün yâ, onu da anlamazsın!

Selçuk Bekar

Hayflar Sana

Hayflar sana aslanım nedir bu ürkekliğin
Kim dedi kaçmak onda dokuzu erkekliğin

Hakk’ın izni olmadan yaprak kıpırdamaz da
En küçük sıkıntıda niye düştün açmaza

Taşı attığın zaman demeyecek miydin sen
Yârabbî bu el benim, âmennâ fiil senden

Okumaya devam et

Kara Taş

Neyler ve nefesler, döne döndüm, döne döndüm
Âzâları mısrâ: bu garip şîire döndüm.

Hû seslerinin nârına pervâne misâli
Gökler üşüşürken ezilip kevgire döndüm.

Dehşet bu muammâya devâ derdi peşinde
Can satmaya çıkmış cüce bir tâcire döndüm.

Mevlâ’nın olan cânı zebûn eyledi dünyâ,
Gördüm beni ben bende, siyah hâcere döndüm…

Selçuk Bekar

Sabır Taşı

Yine efkârlıyım -yine- gardaşım
Hangi taşa vursam başımı bilmem
Şu sarı yapraklar soğuk şu rüzgâr
Ne zaman bırakır peşimi bilmem

Ne yedi gönlüm var yedi başlıyım
Ağyâre nâr düşmüş ben telâşlıyım
Ben ki bu dünyâdan daha yaşlıyım
Kimlere sorayım yaşımı bilmem

Yemen’de açlık var halsiz düşerim
Erzurum’da kış var ben de üşürüm
Kerkük’te savaş var mermi taşırım
Nere salsam gönül kuşumu bilmem

Okumaya devam et