Dördüncü Boyut adlı yazımı orijinalini bulamadığım için tekrar yazmıştım. Nihâyet orijinalini buldum ve onu -bu nedenle- eksi bir adıyla sunuyorum. Bu defa da başka bir şeyi bulamadığımı fark ettim: Hesaplamalar yazıların ikisinde de yok. Demek ki bir başka dördüncü boyut yazısı daha vardı…
Bulursam bulurum, bulmazsam oturur bir daha hesaplarım artık…
Dördüncü Boyut Eksi Birinci Yazı:
Üçten daha fazla boyut eğer bulunuyorsa -ki elbette bulunuyor- (bakmayın siz Einstein’a) dördüncü boyutu nasıl idrak edebileceğimizi hiç düşündünüz mü? Eğer düşündü iseniz hiçbir şekilde ve hiçbir vâsıta ile idrak edemeyeceğimizi de hemen bulmuş olmanız gerekiyor. O halde aynı fikirde miyiz? Muhtemelen…
Ne var ki ben imkânsızdan biraz daha farklı bir şey anlarım: ‘Benimle uğraş’ gibi bir şey.
Dört boyutlu bir evreni mevcut duyularımızla idrâk edemeyeceğimizi çünkü buna uygun donanıma sâhip olmadığımızı biliyoruz. Pekâlâ, eğer olsaydı -veyâ varsa zaten- iki boyutlu bir evrenin zekî varlıkları da aynı şeyleri bizler için düşünüyor olmazlar mıydı? Muhtemelen evet. Böyle bir durumda biz onlara kıyasla çok büyük bir avantaja sahip miyiz? Yine evet. Tamam, o halde onlara kıyasla bizim durumumuzdan hareket eder, bulunduğumuz yerden yukarı -yani dördüncü boyuta- çıkamıyorsak aşağı inip buraya aşağıdan bakmayı deneriz. Ne dersiniz?
Okumaya devam et →