Yağmur Yağacak

Dolu dolu

Değil mi sence de
Aslında ilk defa böylesine dopdolu
Belki yağış serinliği umanlar vardır
Gelgelelim öyle demiyor
Hissikablelvukû

Evet, yağmur bulutu onlar
Evet, çok yakında yağacak bir yağmur,
Var

Velâkin hepsi aynı yöne koşuyor yaprakların
Endîşeyle bakıp bakıp durma öyle istersen
Sırtındaki yeleğe sıkıca sarın
Karardıkça kararıyor bulutlar
Her neyse bu yaklaşan
Çok yakın

Okumaya devam et

Nâhak

Ey tâlib-i sevdâ-yı vâris-i habîb-i Hak
İtmez bize vallâhi ol Hudâ cefâ nâhak
Ger döndürür yandırır ‘od’una her dem bizi,
Buldurmuştur nârına odunu O muhakkak!

Selçuk Bekar

Benim Gibi Yaşamak

Zor diyorum
Yaşamak zor: benim gibi yaşamak
-Diyorum- hamakta yan gelip yatan ahmak
Ramak kalmış olacağa şuracığında şunun
Anlamıyor, anlamıyorlar

Çünkü ümitleri var
Çünkü hayat bakışlarından damlıyor
Tir tir titretirken beni aralık -iliklerime kadar-
Onlara nisan damlıyor

Bir yandan gevşiyor
Bir yandan eriyor çürüyor varlık
Kendi elleriyle tabut çakıyorlar bir yandan
Tak Tuk Tak Tuk Tak Tuk
Bir yandan an damlıyor saatlerinden
Yükselirken içlerinden hüzün veren bir buhûr
Bir yandan -hâlâ-
Toprağa insan damlıyor

Okumaya devam et

xDerin Sular 63: Tanrıtanımazlık, Ateizm ve Ölüm Korkusu

Bu yazının esbâb-ı mûcizesi yazarının muhtelif metinlerde tanrıtanımazlıkla ölüm korkusu kavramlarının bir arada bulunuşuna tesadüf etmekten duyduğu taaccüptür. Elbette her şeyin sıkıntısının ne diye bu yazarı (bu ben oluyorum) aldığı da sorgulanabilir ama üzgünüm, o soru bu yazının konusu dışındadır. Çünkü bu yazıyı ben yazmaktayım.

Tanrıtanımazlık ve ateizm…

Aslında TDK’ya veya her kime sorarsanız sorun her ikisi aynı şeyi ifâde etmekle birlikte bu tür görüşlerin mensûbu olduğunu söyleyenlerin zaman zaman bu iki kavramı ayırdığını görüyoruz. Eğer ayrı ayrı ele alınırlarsa tanrıtanımazlığın hem tanrıya inanmamak hem bir dine mensup olmamak, ateizmin ise tanrının varlığına inanmakla birlikte bir dine inanmamak şeklinde tanımlandığına -sizleri bilemem- ben sıkça rastlamış bulunuyorum.

Onlara bir iyi bir kötü haberim var:

Eğer ikisini farklı alacaksak (ki bu yazıda ben böyle yapacağım) sözüm ateistlere değil. Tanrıtanımaz olduğunu söyleyenlere bir iyi, bir kötü haberim var. Ve yine -ne yazık ki- önce hangisini istediklerini sormayacağım, çünkü şu satırları yazarken karşımda onlardan biri hazır bulunmuyor. Seçim bana ait ve ben -sadistçe- önce iyi haberi verip sonra üzmeyi tercîh ettim.
O halde hazırız, buyurun, işte sırasıyla haberler:

Okumaya devam et

Işıklar 2

Penceremden görünen
Ufak ufak uzak uzak ışıklar
Kime sorsam -biliyorum- diyecek
Oralarda insan var

Penceremden görünen
Ufak ufak uzak uzak ışıklar
Kime sorsam -biliyorum- diyemez
Oralarda insan var

Kimi uykulu kimi uyanık
Kimi beton soluğu kimi güneşte yanık
Varlığını yalnız benim bildiğim
Kendi varlığından habersiz ey insanlar
Çıkın pencerelere
-Gerçekseniz eğer yıldızlar kadar-

Burada bir insan var

Selçuk Bekar

Yanlış Adres

Karşım duvar
Üstünde bir resim bir de saat var
Resimdeki gece zifîr karanlık,
Saatse monoton… Ve ritmik… Tık… Tık…
Şakağıma dokunuyor saçlarım
Bir yarım uyuşuk, yarım bir yarım,
Gözlerim, uyumak istiyor artık.

Karşım karanlık
Üstünde bir desen, bir de saat var
Desen yıldız yıldız, saat aydınlık,
Saniyeler göğsümü sarsıyor… Tık… Tık…
Bir yarım uyuşuk, yok öbür yarım,
Hayâller dipdiri…
Hayat bulanık!

Okumaya devam et

Tutuklusun

De ki sevdâ can kuşumun
De ki ‘ışık taç’ başımın
De ki gözüm gözyaşımın
Kıblesidir, sen haklısın

Topuk sesi mi bu: çam ormanında
– Meltem ve şebnem –
Islanır göğün yırtıldığı yağmurlarla,
Yüzer miydin sen de ceylan derilerini
Gönül hoş olsun diye

Kurda tuzak: ten azdıran
Kekliğe düzü gezdiren
Bülbülü gülden bezdiren
Niye telli duvaklısın

Okumaya devam et

Sâdece Sus

Vallâhi çok güzel maviden yeşile çalan gözlerin
Yeryüzünde görülseydi, -bugün- cenneti
Görmek için bu kadarı fazla bile sevgili
Yine de kurul sen gönül tahtıma,
Sus, konuşma
Sakın hâ

Sessizliğinle her şey -bilsen- ne kadar güzel
Saçların rüzgârla yarışan sarı ışınlar gibi
Korkarım güneşe gelecek halel

Velâkin güzelim
Bir sâniye bıraksam üflemeyi
Gözlerininin önünü kapatıyorlar tel tel

Selçuk Bekar