Bu, seni sevmeden çok… çok önceydi:
Cevap beklemeyen bir bilmeceydi.
Sen ve ben aşırdık hani dağlardan
Bir çetin suâl ki bir tek heceydi.
Sessiz ve nefessiz, cansız ve tensiz
Öyle bir iğne ki kıldan inceydi.
Gâh beyaz zirveler, gâh mâvi deniz,
Gâh yayını geren kör bir geceydi.
Onda sen olurdun, onsuz olmazdın:
Olmak… hiç olmamış tiz bir acıydı.
Seni hazân aldı, beni samyeli.
Leylekler bu elden gitti gideli.
Artık ne göz görür, ne dağlar tutar,
Ne el alır beni o günden beri.
Ben geldim çocuklar,
Benim: ‘Küpeli’.
Hadi, kırk bir kere söyleyin:
‘Deli…’
Selçuk Bekar