Sensiz Aslâ

Mehtâb olsa câma çerağ
Bir dağı sırtlasa bir dağ
Sığsa bir çağ bir soluğa
/ O ân sensin: onsuz aslâ
/ Sensiz aslâ sensiz aslâ

Gökler yere taşınsa da
Yer dönmekten üşense de
Yaşansa da senden sonra
/ Dünüm sensin: dünsüz aslâ
/ Sensiz aslâ sensiz aslâ

Okumaya devam et

Sana Geleceğim

Öncesizlik âleminde
Bir asılsız efsâneydim
Eridim iki harfinde
Ne yarınım kaldı ne dün

Sevdiğimi bile bile
Saldın beni sensizliğe
İzlerimi sile sile
-İlle- sana geleceğim

Ve yansam
Yansa -ve- dünyâ âlem
Düğün bilecek -biraz da- ben ölmeyi
Eksilerek her adımla daha
Rüyâların yandığı gün
Sana geleceğim

Sensin beni nâra salan
Seni duydum yandı yalan
Benliğimden arda kalan
Külle sana geleceğim

Okumaya devam et

Zillet

Şu beynimi kemiren ne
Bu idrâkte bir hatâ var
Göğsümde şu semiren ne
İçten içe ihâtâ var

Vehimdir şer güç olamaz
Bilmek için geç olamaz
Gayrı durmak hiç olamaz
İ’tirâzım rahata var

Yâr-ı Hakk’a ne atâlet
Züll-i zulüm mü adâlet
Mevcûdiyette asâlet
Ya yoktur veyâhut ta var

Selçuk Bekar

Hiç

Bir ömür içeri biri dışarı
“Bir ben var” bende de benden haşarı
Rüyâda görmedim unutamam ki
Denizler ötesi mâvi kuşları

Kalbime saplanan kendimden bıçak
Kendimi kendimden kim çıkaracak
Adımla anarken yüzümü yüzen
Rûhumu rûhuma hapseden alçak

Okumaya devam et

Kur Sehpâyı

Yalnızım sevgili hor ve hakîrim
Bırakma başbaşa intizârımla
Bilsem ki dilersin çıkar gelirim
Ölse de bir yarım diğer yarımla

Yemyeşil dağların mâvi denizin
Ne dünden beklerim yarından izin
Âhını alırım bahârın yazın
Gelirim alnımda sonbahârımla

Olurum sâhile sıradan bir kum
Kendini yakmayı bende görür mum
Dayanır kapına bir an umûrum
Olmadan sunarım iftihârımla

Dilime düşmese başka kelîme
Dilersen ver derim ferman hallime
Kendi satırımı kendi elime
Alır uygularım hem ikrârımla

Okumaya devam et

Kırık Cam

Mehtâbımı yıldız vurur
Pınarlarda sular kurur
Pusu bir av bekler durur
Su durulur yer kudurur

Bir eşiksiz kapı tıklar
Hayâlimi böler kırklar
Bakışım cam cam kırıklar
Saçlarımı ebced kırkar

Gün tutulur silinir iz
İncelir ay yüreğim cız
Eder öyle ürkek yıldız
Tek kalırım yapayalnız

Okumaya devam et

Her Günün Hikâyesi

Her günün sabâhı gurûba kadar
Ufka gönderirim göç katar katar
Bakakalırım ben arkalarından
Soramam bir kime vuslata kaç var

Kızıl tuvallere dokunur kara
Ben ne yöne dönsem çıkar efkâra
Dizlerim bükülür gözlerimden yaş
Yıldızlar dağıtır karanlıklara

Cesedim mu’kîmdir gönlüm seferî
Tükenir gün gelir gözümün feri
Cevapsız mektuplar gönderir durur
Gelmeyen gemiye deniz feneri

Okumaya devam et

Dura Dura

Benim yönüm sana doğru
Sana doğru bir yön varsa
Rüyâdayım -yine doğru-
Rüyâ denen şu anlarsa

Zamanları geçer kılan
Seyyâreyi göçer kılan
Âşıkları içer kılan
Saatleri kuranlarsa

Eni konu evvel âhir
Eğri doğru bâtın zâhir
Şu âlemde asıl sihir
Sevgi ile saranlarsa

Okumaya devam et

Bedeli Var

Durun durun göçmen kuşlar
Bu dağlarda bir deli var
Aklı verdi aşkı aldı
Bilemedi bedeli var

Söylediği sözler dilin
Şarkıları coşkun selin
Sevdiğine giden gelin
Yuvayı terk edeli var

Güzellerin iki gözü
Ozanların türlü sözü
Gecelerin çok gündüzü
Sevenlerin bir gönlü var

Pervâneler yana yana
Balık suya kana kana
Aşk da öyle uzak bana
Sağ elime sol el kadar

Okumaya devam et

Üç Kelime

Ver elini gel iliş
Gurûba bir süre bak
Yakınlaş hâlime düş
Söyle şimdi: yokmuş aşk

Ermeden dün kıyıya
Düşmeden gün kuyuya
Dönüşmeden kayaya
Oluşa var mı durak

Neyzensiz ney ne desin
Nefes neyi söylesin
İçine -hay- bu ye’sin
Semâda kazma kürek

Okumaya devam et