İnanmıyorum

Bir fikir dövüyor beynimi güm güm
Kâinât kafamdan daha büyük mü
Görmediğimde de var mı gördüğüm
Sebatsız gerçeğin gerçek mi hükmü

Olmanın, ‘olunan anda’ olması
‘Sonsuza son’ kadar tuhaf bir yorum
Toplamıştım dünden tarağı tası
Artık bugüne de inanmıyorum

Selçuk Bekar

Kuruntu

Rüzgâr, hiddetini yüzüme vurur
Üvey evlât olur gönlüm bahâra
Gözümün ardında sular kudurur
Kükreyen dalgalar yürür dağlara

Sâhipsiz çığlıklar yer bulutları
Çizer mâvileri hüzün hatları
Gökyüzü çökerken dalından düşer
İçimde çırpınır kuş kanatları

Okumaya devam et

İlk ve Son

Gözlerinde görmese gözlerinin rengini
Koklamasa saçında bahârın âhengini
Yaşıyor olur muydu yaşamanın bezgini
Nasıl derdi ısrarla gönül buldu dengini
___ Şüphe ediyormuşsun sevgimden diye duydum
___ Seni böyle sevmesem hiç kendim olur muydum

Günlüğümde tek hece tek gündüzdün tek gece
İnce bir sızıydın sen, kaçınılmaz netîce
Sen her şeyden sonraydın sendin her şeyden önce
Göğsüm göğüs olalı seni bildi sâdece
___ Güneşim sendin gönlüm soğuk karanlık aydı
___ Isınabilir miydi ışığın olmasaydı

Okumaya devam et

Kara Mizah

Boynumda gecenin saydam elleri
-Üç adım ileri üç adım geri-
Uzaklarda bir bir sönen ışıklar
Altı cihet, ayna, kemik ve deri

Çözümsüz muammâ çöz beni diyor
Beynimin bir yanı birini yiyor
Canı sıkılıyor cansız eşyânın
Sessizliğin sesi gırtlak istiyor

Korkmaktan korkmaktı en korkunç tasam
Ne zaman bir ayna önüne varsam:
Ya eğer aynaya ben bakmıyor da
Aynanın ardından ben bakıyorsam

Bir yudum -derince- bir nefes -ince-
Bilirsem hediyem yeni bilmece
Kurgusuzluktaki bu kurgu nedir
Nedir maddî hüzün ve ne eğlence

Okumaya devam et

Dağlardan Daha Ağır

Dağlar
Benim sırtımda yük
Ağır:
Her gün daha büyük
Deryâ
Üstünde bir köpük
Kadar
Hasretim sana yâr

Gemim
Eski, kırık dökük
Yenim
Islak, bölük pörçük
Ecel
Dâvâmdan çok küçük
Benim
Hicretim sana yâr

Selçuk Bekar

Son Sahne

Bitti son sahnesi ömrün iniyor perdeleri
Eskiyenler yeni aktörlere terk etti yeri

Ayrılırken bilirim: hep yeni bir temsil olur
Doldurur canlı bakışlar yine sandalyeleri

Çevrilir sinsice her gün yeniden kum saati
Kum döner, dönmez akan sâniyeler asla geri

Okumaya devam et

Ağlama

Dinle
Gelsin semâ dile
Sus sus
Duymasın yer bile
Söyle
Ötmesin bülbüle
Dağ taş
Her şey onun ile
/ Nâzenînim ağlama

İzle
Bu ne bitmez çile
Sabret
Direnme nâfile
Bize
Kavuşmayı dile
Gel ver
Kabrimle el ele
/ Nâzenînim ağlama

Selçuk Bekar

Zilhicce

Gece gelir yâr, gizlice
Sanırlar bir hâce gelir
Uyurken yalancı yâren
Bize bir mihrâce gelir

Kıldan daha keskindir an,
Kılıçları keser zaman
İnceden ince bir giryân,
Şebnemler düşünce gelir

İnsan,
İnsan olduğunda ey cân
Senin gibi yâr sevince
Mâzî tükenir mey kâsesinde
Zillet uykusunda kayıptır havâs
Rakkaslar râm olur son salınıma
Seni gören, sen olmadan dönemez,
İsmin söylenemez bir daha aslâ!

Okumaya devam et