Bir Şey Eksik

…………………………… Muhsin Yazıcıoğlu’na

Bir şeyim eksik bugün.
Bir şeyim fazla, bir şeyim var veya yok.
Bilmiyorum.

Bir şey düğümleniyor gırtlağıma, dolup duruyor gözlerim,
Ağlamak zamanı diyor bir şey,
Ağlamak istemiyorum.

Onun için olamaz -Neden olsun? –
İki kere tokalaşmış, üç beş kelime etmişim en çok.
Ama o her neyse daha önce var olan bir şeyim yok işte benim,
Bir şeyim eksik işte….

Anneme mi ağlamamıştım yeterince, dayıma mı, hala oğluna mı?
Ümitsiz arayış fonlarında ‘Üşüyorum’lar mı dokundu bana,
Yuvasından uzakta öldüğünü düşünmek mi bir kurdun
-Bir dağın tepesinde; yanından her geçişimde
Tuhaf şekline bakıp bakıp durduğum…-

Okumaya devam et

Sükûnet

Aldanma gecenin berraklığına
Yetimler ağlatan bir ayaz durur
Bu yıldızlı semânın güzelliği ardında

Mehtâbın da çok sürmez saltanatı
Çeker gider ışıklar birer birer
Kaskatı kesilir dalgalanan su
Apansız bölünür uykuların uykusu
Hayâllerin aydınlık sabahını
Kâbuslardan uğramış bir tipi vurur

Yürür sinsi sinsi çanlara biri
Ardından -sanırsın-
Eşyâ kudurur

Selçuk Bekar

Yönlerin Bittiği Yön

İçimdeki seyyâh uyandı yine
Perde perde soluyor geliyorum
Üfledim kendimi ten yelkenine
-Yolculuk yönlerin bittiği yöne-
Benden beni siliyor geliyorum

Umûrumda değil nereden neye
Bir yıldırım gibi düştün sîneye
Belki küllere can verirsin diye
-Niyetim yok bu dönüşten dönmeye-
Dönüşsüzsün biliyor geliyorum

Okumaya devam et

Yalan Değil mi

Dinmeyen elemle yanmak
Söyle bir yalan değil mi
Yâri kaybedip avunmak
Neyle, bir yalan değil mi

Söyle türküler ağıtlar
Mührü gözyaşından antlar
Zarfta eskimiş kâğıtlar
Böyle bir yalan değil mi

Her bakış içimde kurşun
Kaybolan zamâna karşın
Kaygısız ve şen duruşun
Şöyle, bir yalan değil mi

Okumaya devam et

Annabel Lee Edgar Allan Poe Çeviri Selçuk Bekâr

Çok, çok yıllar önceydi
Bir ülkede -denizlerle çevrili-
Bir kız vardı, bileceksiniz:
Adı Annabel Lee…
Düşünerek yaşardı sadece
Beni sevmeyi, benim onu sevmemi…

O da çocuk, ben de çocuktuk
O ülkede -denizlerle çevrili-
Sevdik; aşktan daha büyük bir aşkla
Ben ve Annabel Lee
Bir aşkla ki göğün kanatlı melekleri
Kıskandılar onu ve beni.

İşte bu yüzden, bir gün,
Bu ülkede -denizlerle çevrili-
Üşüdü, buluttan kopan bir rüzgârla
Güzelim, Annabel Lee
Ve ondan büyük yakınları geldi,
Alıp götürdüler onu benden
Bir mezara koymaya
Bu ülkede -denizle çevrili-.

Okumaya devam et

Göklerin Gelini

Kan kadar kırmızı, alın kadar ak
Yüce milletimin nâmusu bayrak
Göklerin fevkinde yarış rüzgârla,
Kirli çaputlara en tepeden bak.

Kızan, kızlarımız kınalar sürse,
Yağışlar gözyaşlı analar görse,
Durulmaz vermeden bedeli aslâ,
Dinmeyiz inmeden çekiçler örse.

Okumaya devam et

Yaralıdır

Benim gönlüm yâr yüzünden
Yaralıdır berelidir
Ayaklarım yeryüzünde
Kafam bilmem nerelidir

Misâl oldum müptezele
Kimliğimde her zelzele
Ezel gözlü bir güzele
Gönül verdim verelidir

Yokluğum hak varlığım şek
İzden ize gezdim tek tek
Bâb-ı gayba bilmeyerek
Döşek serdim serelidir

Okumaya devam et

Dışı Olmayan

Sen ve ben
İki ayrı can

Bir şehir
İçi dışının aynası,
Dışı olmayan..

Bir sokak
İsimsiz birkaç durak
Ne fayton tekerleri
Ne ezan sesi ne çan…

Sen ve ben
Can olsa gerek birimiz
Birimiz cânân
Bizi aradıkça vâr oluyoruz
-Çıkmaz bu sokakta-
Karşılaşmadan

Selçuk Bekar