Diriliş

Üzülme bir tânem
Kanı bozuk günlere geldin diye
Mâdem iz bırakıyor ayağın karda,
Mâdem güller gül kokuyorlar hâlâ
Ne diye küsersin bilmem ki aşka

Bozukmuş,
Bozulacakmış daha da dünyâ
Yazısın yazgısın sözlüsüsün ustanın
Gözün ağlamayı unutmadı yâ

O küçük, o kara
Pencerene konan minik kuş var yâ
Fısıldamadı mı sana haberi
Mahşerî bir ordu indi dağlardan,
Terk etti hâneleri
Çizmeleri kanlı İblis’in askerleri
Bebeklere mehter okuyor artık:
Ninnileri bıraktı anneleri

Okumaya devam et

Yerin Dar

Biliyorum
Oradaki yerin dar
Ama benim dünyam bile değil seninki kadar
Aldanma semânın büyük göründüğüne
İçinde küçücük bir tek nohut var
Onda da bırakmamış hiçbir yeri kimseye
Düşünmeyi düşünmekten de aciz
Sevmeyi sevememiş
Zavallılar

Okumaya devam et

Da

Da demişim
Şaşırmayın ilk sözüm buymuş benim
Anam babam bakışmış gülüşmüşler
Merhabâ dememişler

Anlayınca anlamadıklarını
Çıkıp gelmiş daha iyi bilecek birileri
Şu, adına dilbilimci dedikleri
Sözüme lisân demiş
Konuştuğum için bana insan
Bir isim ihsân etmişler
Bu bendeki lisâna

Durun!
Yanılıyorsunuz!
‘Da’ derlermiş ‘evet’ diye bilmem her kimlerse kim
Selâm vermek istemiştim sadece
Billâhi Rus değilim

Selçuk Bekar

Kurtuluş Savaşı’na Devam

………………………….. Acı Bir 23 Nisan Şiiri
Dağıldı dediler kara bulutlar
Yağmur yağmıyordu, güneş vardı -bu doğru-
Ne var ki eşyâyı aydınlatan gidiyordu her yöne
Gelmiyor bize doğru

Anlatılan
-Masallardan bana ne-
Zaman zaman bizlere anlatılan
Çok çok uzun yıllar gibi gelse de
Târih denen dipsiz kuyuya koysan
Üç kıtâyı aydınlatan ışıktan
Ne var bize ulaşan

Ne yazık
Asırları yıldan yıla aşmıyor
Tanışmıyor hattâ kendi kimliğimizle
Ve dahî yarışmıyor Batı barbarlarıyla
Daha şunun şurasında bize şaşan sataşan
Doğumuzda bir yere şaşıyoruz

Okumaya devam et

Uyuyamadım

Uyu dedi bir ses: git uyu artık
Uyuyayım dedim eşyâ hortladı
Yatak yastık kalktı yürüdü tak tuk
Sessizliğin sessizliği patladı

Duvarı susturdum konuştu yastık
Yastık kılıfına kulak yamadım
Hepsini asmakta en son anlaştık
Beynimi asacak yer bulamadım

Selçuk Bekar

Lîme Lîme

Ölü toprağı serdiler üstüme
Saattir dedi vurdular bileğime kelepçe
İki derdim vardı oysa benim
Bütün bunlardan önce
Biri alnımdaki kırık hat
Neye yaradığını anlamadığım
-Taşıyıp durmaktan başka ölüme-
Diğeri, hayat…

Sâniyelerin derdi ne
Zaman işler mi hâkime
Kim bu gelen gümbür gümbür
Kime kurulmuş mahkeme

Ey Hazreti Mevlânâ
Ben de o aynı sazlıktansam -neylerin kesildiği-
Neden yanmayayım ki aynı ayrılığa
Öyleyse kime bu naz
Anlarım anlamazlarsa seni
Ya kimseler neden beni anlamaz

Okumaya devam et

Neş’e ve Hüzün

Bir an ağlar gülerim bir
İnsanım bu özümde var
Neş’e bana gelir gider
Vefâ yalnız hüzünde var

Kalmadı bu diyârda bir
Güzel, geldi gitti bir bir
Her köşede başka kabir
Ellerin de bizim de var

Neş’e değil kimseye yâr
Varsa eğer sazımda var
Hüzün benim bir zamanlar
Gönül olmuş közümde var

Nesirlerim nazım kadar
Hevesimde nazımda var
Hüznüme kalb gelse de dar
Ufka bakan gözümde var

Okumaya devam et