Neden her gün güneş doğar
Denizler de dökülür mü
Niye sormazlar çocuklar
Şu gökkubbe yıkılır mı
Nedendir sevmek,
Bilemem
Herkesin göğsünde neden bir kalp var
Anlamak isteyedursun zamânı cümle âlem
Ve nereye çıkarmış -uzayıp giden yollar-
Bana ne nereye çıktıklarından,
Nereye çıkmaz sokaklar
Bir bayrağım eski surda
Terk edilmiş kuşa kurda
Sevgiyle vâr olunur da
Seven böyle yakılır mı
Bilmemek hamuruna çaldın mayamı
Saatleri cehâlete sen kurdun
Neden sensin sen
Bilemem
Ya nasıl düşmüşüm bu hâle,
Ne olmuş da ben olmuşum ben
Söylemezsen neyi, niye
Uyunur mu bu ninniye,
Eşe dosta sevgiliye
Bu gözden yaş dökülür mü
Şimdi,
Ellerimizden gürz,
Alınmışsa başlarımızdan örtümüz
Dudaklarımızdan koparılan bıyıklar gibi
Akıllarımız da almışsa kısmetlerini
Kara pelerinli cadı inadından
Kalplerimizdeki i’mân
Haçlı seferlerinin büyüğüne uğramış,
Kalmamışsa en saf, en çocuksu dürtümüz
Kurbân edilmiş her gün iki üçümüz
Yetmemişse -yine de- kan emen tanrılara
Çığlıkları yutarken arş
Gün batarken yavaş yavaş
Dizlerine koyulmaz baş
Bu dert sensiz çekilir mi
Geride kalanlar
Ne kopuzları var,
Ne seni anlatan dudaklar
Yüreklerde cehennemî bir yangın
Evrenin ötelerinden gelen
Buruk bir ağıtta bütün kulaklar:
Seni dinliyor geride kalanlar,
Ben geride kalanları
Görmeseydim sizi böyle
Gökler taş olup yağsaydı
Uçmağa varsaydınız ve
Güneş batıdan doğsaydı
Selçuk Bekar