Yolun Sonu

Yolun sonu söyle yârim sende mi
Avluda mı cânım, hânesinde mi
Hangi sobe, hep bir yenisinde mi
/Saklıyorsun onu benden, sen de mi
/Yolun sonu söyle yârim sende mi

Şarkılar var işte sevdâ çek diyor
Bu yük ağır gönül yorgun çekmiyor
Yolun sonu yollar sana çıkmıyor
/Sayrı mıdır sağ mıdır esende mi
/Yolun sonu söyle yârim sende mi

Okumaya devam et

Durugörü

Göz yok müsâvî ışık karanlık
Sur gardiyanlar solum sağımda
Üstbaş nümâyan semâya: mâvi
Hiçlik ben ben çığlık

Dört bir cenâhım kırık aynalar
Aşk var diyor bir fısıltı lâkin
Ürkek yanımdan telâşla geçen
Rüzgârlar üfleyen hıçkırık

Bir yer bildik duâ âşinâ
Yılgın adımlar uzaklaşırken
Eşyâda çehrem buruk tebessüm
Kimlik ten ten çıkrık

Selçuk Bekar

Be Adam

Behey Kul Hafî,
Hiç akıllanmayacak mısın?
Bin âh için bir dokunma bekleyen
Sümüklü velet gibisin.

Dokunuyorlar,
Başlıyorsun feryâda,
Çıkıyorlar, kapıyı çekip sonra.

-Çocuk geldin şu dünyaya,
Çocuk gideceksin vesselâm! –

O da önemli değil,
Çocuk mezarı kazacaklar…
Sığmayacaksın be adam!

Selçuk Bekar

Kuduruyorum

Her gece kafamı yastığa vurup
Sesleri dinliyor lupdup lupdup dup
İpleri zanlara bağlı kulpları
Asmak istiyorum sehpâlar kurup

Durup durup aşkı düşünüyorum
Gönül çöplüğünde eşiniyorum
Nerede seven var orada insan
İnsan olmak çok zor: üşeniyorum

Her sabah çıkıyor insan içine
Her adımda yoz bir zaman piçine
Rastlıyor, infilâk etmekten korkup
Kaçmak istiyorum Çin’e Maçin’e

Kuruyor kuruyor kaldırıyorum
Haksızlık görüyor aldırıyorum
Zâlimin zulmüne gücüm yetmiyor
Kendime -aynada- saldırıyorum

Okumaya devam et

xEdebiyat 07 Ağlayan Çocuk

Öylesine seçtim, hemen seçtim, şimdi seçtim:

“UNUTMAK KOLAY DEMİŞTİN, ALIŞIRSIN DEMİŞTİN
ÖYLEYSE SEN UNUT BENİ, YETER Kİ BENDEN İSTEME
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni”

O iki mısra özellikle büyük harfle yazıldı. Hani, nakaratı da hafif değil ama bilhassa o iki mısrada başka bir şey var. Oysa pek de sıradan sözler, değil mi? Tamam… İşte böyle çok sıradan gibi gelen ama içinizi dopdolu eden sözlere sehl-i mümtenî diyorlar.

Buraya kadar yazdıklarım burada kalsın.

Çocukluğumdan bir hatıra:
Her çocuk gibi biz de oyunlar oynardık. Her oyunda iyi olmak ve diğerlerini alt etmek çok kolay değildi. Oynadıkları oyunu önce iyice seyreder, sonra yanlarına gider, önceden planladığım bir iki değişik kuralı kabul ettirir (yani zemini ayaklarımın altına çeker) sonra girerdim oyuna. Elbette yeni kurallar benim başarılı olmamı sağlayabilecek kurallar olurdu.

Okumaya devam et