Işıksız mahzenler sessiz duvarlar
Hasret gizlemeye yetmiyor anne
Her yerde bedensiz yüzsüz biri var
Yarınlar neden hiç bitmiyor anne
Ne gökyüzü mâvi ne yaprak yeşil
Su şöyle çağlıyor: sevdâ bu değil
Cemreyle toprağa sinsi bir kâtil
Düşüyor ve fakat tütmüyor anne
Diyorlar teklerden mürekkep çokluk
Zikredilir miydi yok olsa yokluk
Palyaço maskeli çirkin korkuluk
Neden bir an sükût etmiyor anne
Masallarda kalmış eski masallar
Hayâl Kaf Dağı’nın ardı kadar dar
Bir yelerde belki hâlâ ağaç var
Dallarında tek kuş ötmüyor anne
Başımın üstünde kat be kat yorgan
Ve darbeli matkap beynimde çigan
Elimin tersiyle ittiğim urgan
Gözümün önünden gitmiyor anne
Mızraplarda iniş çıkış boşuna
Sığmıyor bu mâkam hiçbir kânuna
Cevap veriyorum en son soruna
Yerini hiç kimse tutmuyor anne
Selçuk Bekar