Ben…
Ben diyorum: Ben!
İyi hissetmiyorum bugün.
Nedense sarsıldım işte adamım!
Sebep, ya bıldırcın suyunun suyunun suyu,
Ya kafesli ağaca tırmandığı varsayılan bir yosun
Vallahi derdim değil:
Bir kuş gelip o kafese ha konmasın, ha konsun.
Canım sıkılıyor canım:
Ya hep ya hiç diye tutturuyor bir yanım,
Bir yanım yepyeni bir akım istiyor,
Bulamıyorum İzmir’den başka bir izm.
Ama… Parizm, Londrizm, Moskwizm olmazsa,
Körüklenmez ki düşler…
Vah benim kara yazım!
Böyle başlamaz mı bütün çöküşler:
Damlardan atmak istersin de kendini,
Bir tane mi bulamazsın azizim!
Hepsini mi barlara götürmüşler?
Selçuk Bekar
Bende onu diyorum.
Bazen insan çıkmazınında çıkmazına yakalanır ve ne yapacağını bilemez bir halde ortalığa düşer. Yandım der… Yandım bir yudum su..
Dostta düşmanda o bir yudum suyun içine doldurulduğu bardağı tutan elde ortaya çıkar. Kimi yalan yanlış tutar, kimi lalettayn. Kimi de tutar hem içirir, hemde yanmış yerlerine üfleyerek döker. Merhem değildir belki, ilaç değildir, em değildir ama o üfleme kalpten, yürekten, candan olduğu için yaraların üzerine düşen her damla suyla iyileşiverir…
de o candan yürekten nefes verecek dost zor işte….
Aynen öyle DOST… Ekleyecek bir şeyim yok.