Gel ey cânân
Gel ey güzel yüzlü cân
İyice işledi…
Bilemezsin nasıl… nasıl işledi
Ve, ne kadar çetin ki;
Ne zaman olmasan sen yanımızda,
Bir cehennemî sızı hortluyor canımızda!
Gel artık
Sanma kaynak biliriz seni
Hem, bilmeyen kaldı mı:
Gelmeyecek diğeri!
Aha bu yemin sana maşrapa da taşırız,
-Tutar da çenemizi-
Kimseye söylemeyiz suyun geldiği yeri
O kâse senin değil…
Anladık!
Velâkin içemiyoruz,
İçilmiyor bu, sensiz
Sular boşa akıp durmasın artık
Hadi, idâre eder karanlıkta hâlimiz,
Ya sen çıkıp gelmeden
Sökerse şafak?
Kargalara maskara,
Kurda kuşa yem bunca seni seven
Üstelik dövüyor gelen giden ‘Ağan var mı? ‘ demeden,
Koy elini kalbine, hiçbir şey olmadı mı?
Gelsene be arkadaş… gelsene!
Bu bir çileyse bile…
Dolmadı mı?
Selçuk Bekar