Yine boz bulanık hayâlim düşüm
Hangi dize koysam şu başı bilmem
Gökyüzü ağlarken nasıl gülmüşüm
Gözlerim kör aklım şaşı mı bilmem
Güzellik güzelin gözü kaşı mı
Ayrılığım yolun sonu başı mı
Göğsümde çatlayan sabır taşı mı
Yaşadın diyorlar yaşımı bilmem
Seni düşündüm ben seni sâdece
Sayfa sayfa satır satır ve hece
Bildikçe sorulan sonsuz bilmece
Çeşm-i siyâhın mı kaşın mı bilmem
Vur sen de başımı vur taştan taşa
Rüsvây eyle bir de kavim kardaşa
Çekerim gelmiştir derim de başa
Hasretliğin devlet kuşu mu bilmem
Kul Hafî’yim âteş düştü şurama
Merhem eylemez kâr gayrı yarama
Her derde bir devâ var derler ammâ
Şu benimki tabîb işi mi bilmem
Selçuk Bekar