Dörtlükler &

Elde Bir Var
Hesap, olsa bile sıfıra sıfır
Elde sıfır olmaz: Her yerde Bir var
Rüyâların bile yok da sonsuzu
Hayâtın olur mu: Bunca kabir var!

Bayram Muştusu
Bülbüle gül ne ise, toprağa su,
İşte öyle gönlümde yâr tutkusu.
O dilberin iltifatıdır ancak
Hüzn-ü müzminimin bayram muştusu.

İşte Bayram
Bir kar yığınında boğmak nefsimi,
Ve kendi üstüme hesapsız yağmak
Ölmek olmamışçasına ölmeden daha,
Bir kardelen gibi yeniden doğmak…

Ha Ben Senim Ha Sen Ben
Say ha ‘sen’ im, ha sen ben’ im, ha hasen’ im, ha, kimsem
Sevenim’çün sevenimden gayri olmadı kimsem
Dost tutmadım dost-u mutlak; sevda-yi Hak’tan gayri
O sevda ki; Alem sığdı, yetim kalmadı kimsem

NFK
Can aynanda gördü gönül ışığı:
Deyişine hayran olmaz kim senin?
Şâir, sâir çok bulunur, pek çoğu,
Bir hecene kurbandır mîrim senin!

Dost Üzülme
Dost, üzülme; her dağın bir ardı var
Nâmerdi var şu dünyânın, merdi var.
Safâ sürüp çektiğine dert deme
Varsa eğer; Pâdişâhın derdi var.

Bağışla
Sâhip, bu fakire hiddetlenme ki
Yel olmasa, olmaz yel değirmeni.
Sultan ferman kılıp çalıştırmasa
Döndürür müydü hiç yel, değirmeni.

Papatya Falı
Ey ahmak, kalbine düştü de niyet
Çiçek nerden bilsin; hayır mı, şer mi?
Ehl-i kalbe sor da, nefsine sabret
Sendeki kalb olsa zaten, düşer mi?

Soluk Tutun
Bugünü vermeden, âtî alınmaz
Su alan gemide, bâkî kalınmaz.
Soluk tutun, çok düşünün, yek vurun
Derin suya az solukla dalınmaz.

Aşk-ı Kebîr
Çeşm-i siyâh değil, lâle – gül değil
Vuslatın târifi; “Gülüm gel” değil
Bunların hiçbiri yapar dîl değil,
Çok şükür, çok şükür; Aşk-ı Kebîr var

Kabz ve Bast
Zıll-i sevda râh-i Hak’ta cefa emez; kâr bana
Ehl-i melâl, kurb-u zâr’ım; kabz içre bast var bana

Dava
Bu sînemi kim doldurdu kor ile
El üşüdü, ben tutuştum kar ile
Aşkım kadar büyük dâvam yâr ile;
…..Gurbetine pusatsız saldı beni
…..Benden bana hesapsız böldü beni.

On İki Maraz
Konuşmaktan doğar on iki maraz
Sessizliğin zararını bilen yok.
Gel konuşma, sükut eyle Kul Hafî
Yârdan gayri, efkârını bilen yok.

Bir Hiç
Yazmaz, sana bile bu kalem seni
Geçsin, eşiğinde bir ömür geçsin.
Eller görmüş güzelliğin, neyleyim?
Sen ya benim için, veya bir ‘hiç’sin…

Bayramdır
Dil ne söyler, söyletmese yâr ona
Dîlden gayri yol bulunmaz yârâna.
Bayram olur, yâr bir gülümser sana
Gerekmez dil, o dem, dahi ser sana.

Cahile Bağlanma
Bağlanma câhile fikrin hür olsun
Zâlime baş eğme zikrin gür olsun
Pâdişâhtan selâm, aşk ile kelâm
Her sözün ilk harfi, hem mühür olsun

Kanca
Yarım asır sürdü kovalamaca
Sükutum ikrardan: Yenildim… ‘Anca’!
Kavrayamamışım… Cehalet işte
Meğer kendimmişim kendime kanca!

Mühür
Zorum; beni ben eyleyen mühürle:
Benden çok olmak var, ben, benden azsam
Mümkün mü bu; mühlet dolar, ölür de,
Olmak için olduğum şey olmazsam?

Yâr Olmaz
Hırladıkça it gibi, vur nesepsiz şaşkına
Vur ki Allah aşkına: Türk’e kem nazar olmaz
Olmaz mukaddesâtı yok sayan Müslüman da,
Türk’e yâr olmayan yurt hiç kimseye yâr olmaz!

Hadi Be!
Bunu görebilen, tek, Tanrı var da
Ya sen nasıl gördün ey sefil âdem?
Yâni; alınmazsın aklın yok desem
Tufandan sâdece aşk kaldı mâdem
Ol perî kim; ân-ı halvet gîcedür
Kim bilür her, ânın ismin; hâcedür
Ger* bilür Hak her kul hâlin; nicedür
İncedür pek… Derdim, ondan incedür!

* Eğer değil, gerçi anlamında kullanıldı.

Gönül işi aşktır, yorulmak bilmez

Mücevherdir kopar, gerilmek bilmez.
Yâre varmaz! Büyür, ihâta eder
Sevse bir kez dinmez, durulmak bilmez.

Sanırlar; şiiri ben yazıyorum
Sır bilir değilim, hattâ körüm, yâr
Şâirsin diyene çok kızıyorum:
Zabıt kâtibiyim: ‘Diktetör’üm var.

Kuru dudakların ilk içeceği
Viran gönüllerin kır çiçeğisin
Seni duyan âşık, neyi, neylesin…
Sen sevenlerinin tek gerçeğisin!

Tasan olsun benim tasam
Bu bana en büyük ihsân
Bir ‘Belâ’da* bulmuşum can
Vermem bin belâm olmadan

İki kavram, üç fikir, heybede birkaç dize
Ha babam da de babam ne yumurtlasa kârdır
Atgözlüklü olmakla suçlar durur da bizi
Bilmez ki kafasında iki at gözü vardır!

Selçuk Bekar

Sosyal AğTweet about this on TwitterShare on FacebookShare on Google+Share on LinkedIn

Bir Cevap Yazın