Bilmem beni neye hazırlıyorsun
Şu aklım işine ermedi gitti
Kalem kâğıt verdin yazdırmıyorsun
Fikir bunu mânâ vermedi gitti
Düşün dedin gece gündüz düşündüm
‘Canların düştüğü’ yere taşındım
Zannetme tembelim sanma üşendim
Gönül bir demet gül dermedi gitti
Mazlumlar âhından nâlân zârından
Mesrûr sevincinden tüccar kârından
Ya seni seven ne bekler yarından
Kabir hazır ceset girmedi gitti
Dün artık hâtırâ yarınsa meçhûl
Vâkıâ bir lâkin ihtimal mebzûl
Kafa sağlam, zekâya indi nüzûl
Rüyâ bile hayra yormadı gitti
Elâleme mâlûm mu yaptıkları
Neye himmetleri ne taptıkları
Kimseye mi kalmadı kaptıkları
Gözüm dünyâda tok görmedi gitti
Şehirli dağlısı açık bağlısı
İleri gerisi sollu sağlısı
Her âdemin var sihirli halısı
Biri akıl edip sermedi gitti
Görmüşler anlattı Kâbe Kubâ’dan
Ehl-i gönül sohbet etti Ukbâ’dan
Üç beş nasîhat var akılda kalan
Onu da ‘bir kara yer’ yedi gitti
Bana gelinceye çoktu diyecek
Söylese herzeyi nasıl yiyecek
Bir akıllı bendim hepsi tüyecek
“Nasılsa birisi der” dedi gitti
Sözü doğru olan duyan bulmadı
Kulak verenlerin aklı almadı
Ne zaman anlarlar belli olmadı
Hiçbiri o kadar durmadı gitti
Hani gelecektik sana birlikte
Berâberdik hastalıkta dirlikte
Birileri öne düştü pîrlikte
Çekti, yolu molu sormadı gitti
Her sözünü billâh ben gördüm âyan
Her şey seni dedi olmadı duyan
İhbâr etsem, sensin bedene koyan
Zünnârını şu nefs kırmadı gitti…
Selçuk Bekar